Adından anlaşılacağı üzere bu yemek bir Arnavut yemeğidir. Bu paça bildiğimiz “paça” değil. Küçükken çok sevdiğim komşumuz Hikmet hanım teyzemin ramazan ayında iftariyeliklerin arasında sunduğu bir yemek çeşidiydi. Ramazanda, bu yemeği benim çok sevdiğimi bildiği için, ezan okunurken bile koşa koşa küçük bir tabakta bana getirirdi. Onu her zaman hatırlar ve rahmetle yad ederim.
Malzemeler
- 1 yumurta
- 1 yemek kaşığı sirke
- 3 diş sarmısak ( dövülmüş )
- 3 yemek kaşığı un
- 2 su bardağı tavuk suyu veya et suyu
- 1 yemek kaşığı tereyağı
- 1/2 tatlı kaşığı tuz
- 1 tatlı kaşığı pul biber
- 100 gr kuşbaşı et veya tavuk parçaları ( isteğe bağlı )
Yapılışı
Yumurta, sirke, dövülmüş sarmısak ve tuz bir tencerede iyice çırpılır. Buna et ya da tavuk suyu eklenir. Üstüne un da katılarak boza kıvamına getirilir. Sonra ocakta kısık ateşte ağır ağır tahta kaşıkla karıştırılarak muhallebi kıvamına gelene dek pişirilir. Piştikten sonra bir servis tabağına alınır. Ayrı bir yerde tereyağ eritilip içine pul biber katılır hafifçe kızdırılır ( bu kısıma lütfen dikkat çünkü pul biber ısınmış yağda çok çabuk yanabilir. Önemli olan pul biberin renginin yağa geçmesi ) Servis tabağında bulunan paçanın üstüne dökülür.
Not : Eğer üzerine et parçacıkları istiyorsanız, ayrı bir kapta et veya tavuğu kavurun ve servis yaparken paçanın üstüne koyarak sunabilirsiniz
{ 1 comment… read it below or add one }
Çocukluğumun komik bir anısını aydınlattınız bu tarifle. Bizim evde bunun domateslisi etsiz yapılırdı. Annemin özellikle evde bir şey yoksa hızlıca yapıverdiği bir yaz öğle yemeği olarak hatırlıyorum.
Bir pazar günü dayımlar bize uğrayıp paça yemeye Beykoz’a gideceklerini söyleyince “ben çok severim, ben de geleyim” diye tutturmuş, annemler “o senin bildiğin paça değil” deyince de inanmayıp beni kandırmaya çalıştıklarını sanmıştım.
Sonunda dayanamayıp beni de götürdüler. Tabakta yüzen paçaları gördüğüm zamanki şoku hala hatırlarım.
Annem baba tarafından yarı Arnavut göçmenidir:)